Skip links

Meme Küçültme - Dikleştirme

Kilo alımı, genetik yatkınlık, hamileliklerde bazı memelerin irileşmesi ve buna bağlı olarak sarkması yerçekimi etkisi ile bazen kaçınılmaz olmakta. Kıyafet ve elbise seçerken zorlanma gibi kadınların sosyal yaşamını olumsuz yönde etkilemesi, kullanılan sütyenlerin omuzlarda bıraktığı izler, özellikle yaz aylarında memelerin alt kısmında oluşan pişik ve kötü kokuların oluşması, boyun ve sırt ağrılarının yorucu etkisi kadınları günlük hayatta daha da zorlamaktadır.

Meme küçültme ile meme dikleştirme ameliyatları temel prensiplerde çok benzerdir. Amaç sarkmış olan memenin ucunu (nipple-areola) olması gereken yere almaktır. Bunu yaparken eğer memeden hiç doku çıkarmadan veya 350 gr.’dan daha az doku çıkarılırsa meme dikleştirme, daha fazla doku çıkarılırsa meme küçültme olmaktadır.

Memenin büyüklüğüne ve vücuda olan yerleşim yerine göre uygulanacak tekniğe hastayla beraber karar verilmeli, uygulanacak tekniğin avantaj ve dezavantajları konusunda hasta bilgilendirilmelidir.

Meme Küçültme - Dikleştirme ile ilgili Sık Sorulan Sorular

Ameliyatınızdan önce doktorunuzla hangi teknikle ameliyatınızın yapılacağının kararın verilmesinin ardından ameliyat öncesi süreciniz başlar. Ameliyatınız genel anestezi ile yapılacağından ameliyatınızdan önce gerekli kan tahlilleri yapılacaktır. Bu tahliller genellikle ameliyatınızın yapılacağı hastanede sabah aç karnına başvurduğunuzda yapılır. Gerekli gördüğü takdirde anestezi uzmanı ek tahlillere başvurabilir. Bunun için kronik bir hastalığınızın olup olmadığı, herhangi bir ilaç kullanıp kullanmadığınız ve alerjinizin olup olmadığı çok önemlidir. Bu soruları ameliyat kararı aldıktan sonra size soracağız ve durumunuza göre ek tahliller ve konsültasyonlar istenebilecektir. Ameliyatınızdan önce sigara kullanımına son vermeniz gerek sağlığınız gerekse ameliyat sonrası iyileşme ve izlerin iyi iyileşmesi açısından çok önemlidir.
Ameliyatınızı yapacak olan cerrahınızla beraber hangi yöntemin size en uygun olduğuna karar vermelisiniz. Bazı teknikler bazı hastalar için hiç uygun olmamakta ve sonuç beklentinizin altında kalabilmektedir. Bunun için cerrahınızla göğüslerinin ne kadar küçülmesi gerektiği, izler ve bu izlerin şekli konusunda görüşmelisiniz. 1. Periareolar Mastopeksi (Meme Başının Etrafından Meme Dikleştirme) Bu yöntemde meme başının etrafından cildin üst kısmı soyulur ve fazla deri alınır. Daha sonra meme başı yukarı alınıp meme başının etrafında estetik olarak çepeçevre dikilir. Bu iz ameliyattan sonraki ilk zamanlarda kabarık ve kızarık olmakta ilerleyen zamanlarda önce kabarıklığı sonra kızarıklığı kaybolmaktadır. İz bırakmayan yöntem olarak da bilinen yöntem budur. Ancak bu yöntemin kullanımı oldukça sınırlıdır. Zaman zaman hastanın dikleştirme beklentisini yerine getiremeyebilmektedir. Bazen ise meme başının etrafındaki iz genişlemekte ve bu izin daha iyi getirilmesi revizyon gerekebilmektedir. 2. Vertikal Mammoplasti (Dikey İzli Meme Küçültme) Bu yöntem günümüzde gerek meme küçültmelerde gerekse dikleştirmelerde en çok kullanılan yöntemdir. Meme başları yukarı transfer edildikten sonra memenin alt iç ve dış yarısından yeterli miktarda doku çıkarılır. Meme başını besleyen kan damarları, meme ucunun hissini alan sinirler ve süt kanallarının en güvenli şekilde korunduğu yöntemdir. Ameliyat bitiminde meme başının etrafında çepeçevre estetik bir dikiş ile her bir memede aşağıya doğru uzanan dikey izler oluşur; bu izi lollipop şeklinde tanımlayabiliriz. Bazen bu yöntem ile yapılan ameliyatlarda dikey izin alt kısmında deri potluğu (puckering) kalabilmektedir ve bunun giderilmesi için küçük bir düzeltme de gerekebilir. Bazen memenizin büyüklüğüne göre memenin alt katlantı bölümüne denk gelecek şekilde kısa bir yatay çizgi de izlere eklenebilmektedir. Bu yöntemle meme küçültmeyi hastalarıma genellikle şöyle tarif ediyorum: Memenizi yuvarlak bir yaşpasta gibi düşünün; içinden bir üçgen dilim çıkaralım ve geriye kalanı kapattığımızda taban çapı daralır konikliği artar. Bu yöntem meme dokusuna en saygılı şekilde memeyi küçültüp dikleştirdiğimiz, meme başını besleyen sinir damar ve süt kanallarını en iyi şekilde koruyabildiğimiz, ameliyat sonrasında meme ucunun memenin en ucunda olduğu memenin duvarda duran bir raf gibi durabildiği teknik olarak görüyorum. 3. Wise-Patern Meme Küçültme (Ters-T Tekniği) Daha büyük memelerin küçültülmesinde daha çok tercih edilen yöntem olup ameliyatınızın sonunda her bir memede meme başının altında başlayıp ters T harfi şeklinde izle biten ameliyat yöntemidir. Bu yöntemde kullanılan yatay izler zaman zaman kalınlaşıp giderilmesi zor hale gelebilmektedir; bazen de bottoming-out dediğimiz memenin sarkması olayı yaşanabilmektedir. 4. Free-Nipple Tekniği (Meme Başının Çıkarılması) Çok daha büyük memelerin küçültülmesinde kullanılan yöntemdir. Bu yöntem ile yapılan ameliyatlardan sonra süt verme imkansız hale gelmektedir. Ayrıca meme başının kendine özgü erojen duyusu kaybolmakta ve meme başının sertleşip dikleşmesi olamamaktadır. Bu yöntem şart olmasa bile özellikle menapoz sonrası ileri derecede büyüklükteki memelere uygulanmaktadır. Ayrıca meme başı yeni yerine tutabilmesi için belirli bir iyileşme ve pansuman süreci gerekmektedir.
Ameliyat sonrasında genellikle bir gece hastanede kalmaktasınız. Ameliyatınızdan sonra çok fazla ağrınız olmamakta genellikle ağrı kesicilere cevap vermektedir. Eğer ameliyatınızda dren kullanılmışsa bunlar da birkaç gün içinde çekilmekte. Ayrıca ameliyatınızdan sonra bir hafta antibiyotik ve ağrı kesici kullanmak durumundasınız. Bu arada 1-2 hafta süresi ile günlük pansuman yapmanız gerekmekte daha sonra ise genellikle iz giderici krem ve bantlar kullanmanız izlerin iyi iyileşmesi açısından önemli. Ameliyatınızdan birkaç gün sonra banyo yapmanıza müsaade etmekteyiz. Ayrıca ameliyatınızdan sonra size vereceğimiz sutyeninizi 1 aya kadar kullanmanızı öneriyoruz. Hastalarımız genellikle 2-3 gün içinde günlük aktivitelerine dönebilmekte, işlerine dönmeleri ise 7-10 gün sürebilmekte. Özellikle yurtdışı ve şehir dışından gelecek hastalarımıza bu süre de evlerine dönmelerini tavsiye etmiyoruz.
Meme küçültme-dikleştirme ameliyatlarından sonra hemen hemen her ameliyattan sonra görülebilme ihtimali olan riskler ve komplikasyonlar vardır. Bunlar kanama, enfeksiyon, ödem, dikişleri açılması ve dikiş reaksiyonu gibileri sayılabilir. Bu ameliyatın kendine özgü komplikasyonlarını ise erken ve geç dönem diye ikiye ayırabiliriz. Erken dönem komplikasyonlar yine kanama enfeksiyon gibi nedenler olabilirken meme başı nekrozu dediğimiz meme başına kan akımının azalıp kesilmesi sonucu meme başının kaybına kadar gidebilecek bir süreçtir. Böyle durumlarda süt verme ve meme ucu hissiyatı da olumsuz etkilenir. Bu yüzden bu risklerin oluşmaması için sizin için seçilen tekniğe uygunluğunuz, ameliyat öncesi ve sonrası süreçte sigara kullanımından yara iyileşmesini bozan her türlü etmenden uzak kalmanız sizin yararınızadır. Ayıca meme ucu duyusu meme başı etkilenmese bile geçici olarak etkilenebilir bu da 3-6 ayda genellikle normale dönmektedir. Geç dönem komplikasyonlardan izler konusu belki de en can sıkıcı durum olabilmektedir. Meme küçültme ameliyatları izsiz olamadığı gibi iz de her hastamızda aynı olmamaktadır. Burada her bir memeden ne kadar doku çıkarıldığı, hastanın yaşı, meme ucunun ameliyat öncesi ne kadar sarkık olduğu, hastanın vücudunun aşırı iz (keloid, hipertrofik skar) üretme olasılığı, sigara kullanımı, ameliyat sonrası süreçte yaşanılabilecek enfeksiyonlar önemlidir. Bu izlerin bazıları ameliyat sonrası süreçte verilen krem silikonlu bantlar ile baskılanabilmekte; bazense izler olgunlaştıktan sonra küçük iz düzeltme ameliyatı gerekebilmektedir. Bu komplikasyon sürecini sağlıklı geçirebilmeniz için ameliyat öncesinde izin olgunlaşması süreci hakkında bilgi edinmeniz yararlı olacaktır. Unutmayın ki hiçbir yara izsiz iyileşmez ve memedeki izlerin olgunlaşması bazen 1 yılı bile aşabilmektedir. Ayrıca memenin yeniden sarkması söz konusu olabilir. Meme küçültme ve dikleştirme ameliyatları diğer hiçbir germe ameliyatındaki gibi etkileri sonsuza kadar süren ameliyatlar değildir. Küçültülen veya dikleştirilen memeler yaşın yerçekiminin ve kalan doku miktarının hacmine bağlı olarak mutlaka bir miktar sarkma gösterecektir.